TSYD üyesi, Cumhuriyet gazetesi muhabiri AKIN BODUR annesiyle birlikte İskenderun’da 5 katlı bir apartmanın ikinci katında oturuyordu.
O korkunç gecede sarsıntıyla birlikte yataktan fırladı ve duvara tutunarak annesinin odasına geçti.
Tam (Anne deprem oluyor) diye bağırıyordu ki, ikinci sarsıntıyla ne olduğunu anlamadan koca bina bir anda üstüne çöktü.
AKIN BODUR 7-8 saat enkaz altında kaldı. Etraf kapkaranlıktı. O sırada annesinin yaşamını yitirdiğinden de haberi yoktu. Derken abisi seslenmelerini duyup AKIN’ı buldu.
Ama AKIN’ı enkazdan çıkarmak mümkün değildi. Koca beton sütun kolunun üstüne düşmüştü.
AKIN Hayatının en zor kararını verecekti.
Ya kolu kesilerek kurtulacak ya da enkaz altında hayatını kaybedecekti. Sonunda dayanamayıp abisine (Kolumu keselim) diye seslendi.
Ve o korkunç operasyon gerçekleşti. İki kardeş birlikte kestiler.
AKIN BODUR 3 gün önce İstanbul’a getirildi. Bugün Halkalı Acıbadem hastanesinde bacaklarından ameliyat oldu. Ama yaşam tehlikesini atlattı. Her şeyden önemlisi AKIN dimdik, güçlü.
Hatta öylesine güçlü ki şimdiden tekrar İskenderun’a dönebilmenin hesabını yapıyor. (Nasıl dönmeyeyim? Cenazesinde olamadığım anacığım o topraklarda yatıyor. Her gün mezarını ziyaret etmeliyim) diye konuşuyor.
AKIN BODUR Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu bir meslektaşımız. (Bugün hayattaysam bunu gazetecilik mesleğinden edindiğim tecrübelere borçluyum) diyor.
AKIN 12 Eylül darbesini gözler önüne seren Dört İdam Bir Tanık kitabının yazarı. Ayrıca Arada Kalanlar ve Sessiz Çığlık diye iki kitap daha yazmış.
Onun yaşam felsefesinde pes etmek diye bir şey yok.
Gene maçlarda görev yapacağım, gene haber peşinde koşacağım, gene kitap yazacağım diyor. Aramıza tekrar hoşgeldin AKIN..