Türkiye’de 3,8 Milyon Çift Çocuk Sahibi Olmak İçin Çare Arıyor
Türkiye’de çocuk sahibi olma hayali kuran milyonlarca çift, kısırlık (infertilite) sorunu ile mücadele ediyor. Uzmanlar, ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 15’ini oluşturan 3,825 milyon çiftin bu sağlık problemi nedeniyle tedavi arayışında olduğunu belirtiyor.
Avrupa Tıp Uzmanları Birliği (UEMS) Nadir ve Tanısız Hastalıklar Komitesi Başkanı Prof. Dr. Serdar Ceylaner, infertilite sorunlarının yalnızca bireysel değil, toplumsal ve sosyal etkiler yarattığını ifade ederek, “Çiftlerin üçte birinde kadın kaynaklı, üçte birinde erkek kaynaklı sorunlar görülüyor. Kalan üçte birinde ise hem kadını hem erkeği etkileyen faktörler ya da sebebi bilinmeyen infertilite ile karşılaşıyoruz” dedi.
Prof. Dr. Ceylaner, genetik testlerin bu noktada çiftlere umut olabileceğini belirterek, “Geniş genetik test panelleri ile kısırlığa neden olan genetik faktörleri tespit edebiliyoruz. Bazı ailelerde bu bilgiler ışığında tüp bebek sırasında embriyo seçimi yapılabiliyor. Diğer durumlarda ise kişiye özel tedavilerle başarı şansı artırılıyor. Bu süreç, yalnızca çiftlerin çocuk sahibi olmasını değil, aynı zamanda toplum sağlığına da katkı sağlıyor” bilgisini verdi.
Genetik Testler Tedaviye Işık Tutuyor
Genetik testlerin infertilite tedavisinde önemli bir rol oynadığına dikkat çeken uzmanlar, insan genomunda 2500’den fazla infertilite ile ilişkili gen bulunduğunu belirtiyor. Her bireyin genetik yapısındaki farklılıklar, kısırlığa yönelik tedavinin kişiselleştirilmesini gerektiriyor. Prof. Ceylaner, genetik biliminin hızla geliştiğini vurgulayarak, “Yeni nesil genetik test teknolojileri sayesinde çiftlerin çocuk sahibi olma oranlarını artırabiliyoruz. Ayrıca, ileride karşılaşılabilecek genetik riskleri önceden tespit ederek tedavi sürecini daha etkili bir hale getirebiliyoruz” şeklinde konuştu. Genetik testlerin yalnızca bireyler için değil, sağlık ekonomisi açısından da büyük önem taşıdığına değinen Ceylaner, “Tüp bebek tedavisinde genetik testlerin yapılması, doğru ilaç dozlarının belirlenmesini ve başarı oranlarının artmasını sağlıyor. Böylece aileler hem maddi hem manevi olarak daha az yükle karşılaşıyor” dedi.