Özlem Akarken, 5510 Sayılı Kanun Memurların Geleceğini Tehdit Ediyor;
MEMURLAR 5434 SAYILI KANUN’A DÖNÜŞ BEKLİYOR!
Türkiye’de 2008 yılında yürürlüğe giren 5510 Sayılı Kanun, sosyal güvenlik sisteminde önemli değişikliklere yol açmıştır. Özellikle memurların emeklilik haklarında 2008 öncesi ve sonrası ciddi farklar oluşmuştur. 5434 Sayılı Kanun’un yerine geçen 5510 Sayılı Kanun, memurların emeklilik maaşı hesaplamasında önemli değişiklikler yapmış ve bu durum ciddi mağduriyetlere yol açmıştır. Memurların emeklilik hakları ile ilgili yaşadığı adaletsizlere dikkat çeken Sahim-SEN Başkanı Özlem Akarken, “5510 Sayılı Kanun, memurların geleceğinden çalınan ilk adım oldu. Tüm memurlar, 5434 Sayılı Kanun’a tabi olmalıdır!” ifadeleriyle konunun önemini vurguladı.
2008 öncesinde memurlar, 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na tabiydiler. Bu kanun, memurların eğitim, unvan ve görevdeki iş risklerini dikkate alarak ek göstergeye dayalı bir emeklilik maaşı hesaplama sistemi sunuyordu. 5510 Sayılı Kanun, 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmesiyle Türkiye’deki sosyal güvenlik sistemini kökten değiştirmişti. 2008 öncesi ve sonrası emeklilik sistemi arasında ciddi farklar bulunuyor. Sahim-Sen Başkanı Özlem Akarken, bu farkların memurların özlük hakları ve emeklilik maaşlarında büyük adaletsizliklere yol açtığını belirtti. Akarken, ‘‘5510 Sayılı Kanun, kamu görevlilerini önce taşeron işçilerle aynı seviyeye indirdi. Akabinde bu düzenleme ile birlikte, memurların emeklilik sistemindeki hiyerarşi, eğitim, unvan ve iş riskleri gibi kriterler göz ardı edildi. Ek gösterge yerine, prime dayalı bir sistem getirildi.” dedi.
5510 Sayılı Kanun, Memurların Geleceğinden Çalınan İlk Adım Oldu
1 Ekim 2008’de yürürlüğe giren 5510 Sayılı Kanun ile birlikte ek gösterge sistemi kaldırılmış ve memurlar için prime esas kazançlara dayalı bir emeklilik sistemi getirilmiştir. Bu değişiklik, memurların emekli maaşlarını ciddi şekilde düşürmüştür. 5510 Sayılı Kanun’un uygulanmasıyla birlikte memurların emekli maaşlarının taşeron işçilerden bile düşük kaldığını ifade eden Özlem Akarken, “O dönemde sessiz kalan siyasiler ve sendikalar, bugün yaşanan mağduriyetin sorumlusudur.” dedi. Akarken, memurların prime yansımayan birçok ödeme kaleminin bulunduğunu ve bunun sonucunda emeklilik maaşlarının en alt sınırda kaldığını vurguladı.
Eşitsizliğin Son Bulması İçin 5434 Sayılı Kanun’a Dönülmelidir
Bugün 2008 sonrası 5510 Sayılı Kanun’a tabi memurların en düşük emekli maaşı 12.500 TL iken, 2008 öncesi 5434 Sayılı Kanun’a tabi olanların en düşük emekli maaşı 17.587,10 TL’dir. 600 ek gösterge puanı ile 3600 ve 4200 gibi ek göstergeye yükselen unvanlar, 2008 öncesi emeklilik sistemine göre ciddi bir zam alırken, 2008 sonrası bu zamlardan mahrum kalmışlardır. Ancak, her iki grupta da bu maaşlarla geçinmek mümkün değildir diyen Akarken, adaletsizliği gidermek için ek göstergeye dayalı, hiyerarşiyi ve eğitim düzeyini dikkate alan bir emeklilik sistemine ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Memurların ve emeklilerin parça parça ödenen maaş artışlarından ziyade, katsayı düzenlemeleri ile emeklilik maaşlarına yansıyan kalıcı iyileştirmeler talep ettiğini vurgulayan Akarken, ‘‘Vergide adalet ve çalışan ile emeklilerin mağdur edilmeyeceği bir sistem istiyoruz. Yardımcı hizmetler sınıfındakilerin Genel İdari Hizmetler Sınıfına ya da Teknik Hizmet Sınıfına geçirilmesi.Emekliliğe yansıyan eşit adaletli liyakat esaslı ek gösterge düzenlemeleri istiyoruz. Son olarak tüm memurların 5434 Sayılı Kanun’a tabi olması gerekiyor. Emekliliğe yansıyan tek kalem maaş talebimizi yineliyoruz Böylelikle çalışan ve emeklilerin hak ettikleri emeklilik koşullarına kavuşabilecektir.’’ dedi.